Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi tarafından düzenlenen Medine Dönemi Siyer Dersleri’nin 10’ucusuna fakültemiz öğretim üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. Öztürk Medine Dönemi 10. Siyer Dersinde “Hristiyanlar’la Siyasi İlişkiler”i anlattı.
Malatya Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen derste Fakültemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, Peygamber Efendimizin İslam’a davet çalışmalarında Hristiyanlara yönelik faaliyetlerini detaylı olarak anlattı.
Prof. Öztürk, hicretten sonra Habeşistan’dan Medine’ye dönen Müslümanlarla birlikte bir grup Habeşlinin geldiğine dair rivayetler olduğunu aktararak, “Bunlar çok fazla ön plana çıkmamış ancak Medine’de nazil olan ayetlerle veya bir takım tartışmalarla birlikte düşünüldüğünde Medine’ye Bedir Savaşından sonra geldiklerini kabul etmek oldukça makul ve mantıklı görünüyor” dedi.
Al-i İmran Süresinin birinci Ayetinden 84. ayetine kadar olan kısmın genelde Müfessirler tarafından, Siyer Alimlerinin vurguladığı üzere Necran Heyetinin yani Hristiyan Necranların Hz. Peygambere Hicretin 9’ncu yılında gelişleri ile alakalandırılarak anlatıldığını kaydeden Öztürk, “Fakat bu Ayet-i Kerimelerden 64. Ayet-i Kerime olan; ‘Ey Ehli Kitap, aramızda ortak olan kelimeye yani Tevhit inancına gelin’ Ayet-i Kerimesi Hz. Peygamberin 6. yılda hükümdarlara göndermiş olduğu mektuplarda zikredilmektedir” bilgisini verdi.
Habeş Kralı Müslüman oldu
Konuyla ilgili yaptığı araştırmaları açıklayan Öztürk, şunları kaydetti:
“Al-i İmran Süresinin başından 62. Ayete kadar olan kısım, Hz. Peygambere Necran Heyetinin geldiği dönemde nazil olmuştur fakat 62. Ayetten sonra 84. Ayete kadar gelen kısım ise Bedir Savaşından sonraki bir süreçte nazil olmalıdır. Bu ayetlerde Hz. İbrahim’den, Hristiyan kültüründen Yahudi kültüründen ve Allah’ın göndermiş olduğu bu peygamberlerin aslında Tevhit İnancını kendilerine sunduğunu fakat onların zaman içerisinde tahrif ettiklerini; dolayısıyla bütün dinlerde ortak olan Tevhit inancına yani tek bir kelimeye Hristiyan ve Yahudilerin gelmesini söylemektedir. Yani Yahudiler ve Hristiyanlar baştan beri Allah’ın göndermiş olduğu Tevhit inancı bağlamında İslam’ın da söylediği fakat zaman içerisinde kendilerinin de tahrif ettikleri tek bir Tevhit kelimesine davet edilmekteler. Yahudiler davet ediliyor, Hristiyanlar davet ediliyor; peki biz 5 ve 6. yıllardan sonra Medine’de Yahudi varlığından söz edebilir miyiz; hayır. En son grup Kureyza, 5. yılda Medine’de siyasi gücünü kaybetmişti. Öncesinde, Nadiroğulları ve Kaynukaoğulları ekarte edilmişti, tehcir edilmişlerdi. Dolayısıyla buradaki temel sorunumuz, hem Yahudilerin hem de Hristiyanların Medine’de bulunduğu bir zaman diliminde bu Ayet-i Kerimelerin nazil olmasıdır. İşte Bedir Savaşı’ndan sonra gelen Hristiyanlar yani Habeşli Hristiyanlar; Medine’den henüz uzaklaştırılmamış olan Yahudilerin varlığı esnasında, dini bir tartışmanın yapıldığı süreç yani Uhud Savaşı ve Bedir Savaşı arasındaki bir süreç; hem Yahudi varlığını hem Hristiyan varlığını hem Habeşlilerin oraya Hz. Peygamberi tanımak üzere gelişlerini birleştirmiş ve ayetlerin nüzulü ile ilgili kronolojiyi de çok rahat bir şekilde karşımıza çıkarmış oluyor. Özetle bu süreçte nazil olan 64. ayet, yani ‘Ey Ehli Kitap, aramızda ortak olan kelimeye gelin’ ifadesi Necran Hristiyanlarının gelişi esnasında değil Habeş Hristiyanlarının Bedir Savaşından sonra gelişleri ve Yahudilerin de henüz Medine’den tart edilmedikleri, uzaklaştırılmadıkları bir süreçte nazil olmuştur. Dolayısıyla 6. yılda Hz. Peygamberin hükümdarlara göndermiş olduğu mektuplarda da bu ifadeler yer almıştır.”
Hz. Peygamber’in hükümdarlara gönderdiği mektuplar sonucu Hristiyan Habeş Kralı Necaşi Eshame’nin Müslüman olduğunu da kaydeden Prof. Öztürk; Rum Suresi, Mute Savaşı ve Tebuk ile Bizans seferleri hakkında bilgiler de verdi.